Prof.Dr. İsmail KAYABALI

Hayatımız kısmetlerle başlıyor.
Kısmetlerle gelişiyor.
Bir son kısmetle bitiyor.
Benim kısmetlerimden bir güzeli İsmail Kayabalı hocanın asistanı olarak çalışmak oldu.
Pilastik cerrahi uzmanlık eğitimim sırasında 2 senemin geçtiği genel cerrahi bölümünde, 6 ay beraber çalıştım İsmail Kayabalı hoca ile. Cebeci Kampüsü'nde. Sabah çok erkenden hastanede olurdu. Çok kibar bir insandı. Bir kez kaba bir söz ettiğini duymadım. Hastaları genellikle karaciğer ve safra yolları sorunları olan insanlardı. Kolesistektomi ameliyatını sık yapardı ve  uzunca bir kesi ile başlar, rahat bir kolesistektomi yapardı. Sonra batını ve cildi kapatmak bize kalırdı ve genellikle bu iş, safra kesesini almaktan daha uzun sürerdi.  Bu nedenle arkasından eleştirel konuşanları çok dinlemişliğim varsa da hastalarının çoğunun orta yaş üzerindeki insanlar olmaları sebebi ile yara izlerini çok sorun ettiklerini duymadım. Bir de o vakitler laparoskopik ameliyatlar bugünkü kadar yaygın değildi.
Ben aslında pilastik cerrahiden rotasyona giden bir asistan olduğum için İsmail Kayabalı hocanın esas elemanı değildim ama onun esas asistanları aynı zamanda başka hocalara da yardımcı olduklarından, benim İsmail  hocaya birebir eşlik ettiğim ve birlikte vizit yaptığımız da çok olmuştur.
Bazen pilastik cerrahilik işler olunca onları da benden yapmamı isterdi.
Bizi bir iki kez Kızılay'da yemek yemeye götürdü. Orada biraz daha arkadaşça konuşmalar geçti aramızda. Yaşına ve dış görüntüsüne kıyasla delikanlı gibiydi.
Anlatılanlara göre evinde her gün daha sabah olmadan  kalkar ve çalışır; derken erken bir saatte sokağa iner arabasını çalıştırırmış.
Ameliyat günlerinde kendine ait salonun kapısında anestezi ekibini ve hemşireleri beklerken,  taburede bacak bacak üstüne atarak oturmuş ve iki elini dizlerinin önünde bağlamış, güler yüzlü, sabırlı ve dingin yüz ifadesi hafızamdan silinmedi.



Popüler Yayınlar