Üniversitede SİHAT Toplantısı

Farkına varmadan yaşım ilerledi.
Talebe olduğum günlerden, talebesi olan günlere ulaştım.
Her aşamada öğrenmeye devam etmek zorunda kaldım. Aslında hayatımızın devamı bize yeni şanslar verildiği anlamına geliyor. Genç iken ölüp bu şans kendilerine verilmeyenler kimlerdir, bilemiyoruz.
Üniversitedeki  çalışma kulüplerinden birinin faaliyetleri kapsamında, öğretim üyeleri ile öğrenciler biraraya geldik.
Öğrencilerin böyle organizasyonlarda bulunmalarını takdir ettim. Çünkü kendi gençliğimle kıyasladığımda ben bunları yapabilmiş değildim. İçten içe,  onların herşeyin farkında olduklarını da hissediyorum.
Yaşamak başkalarından öğrenilebilecek birşey değildir. Ama başkalarından öğreneceğimiz birşeyler mutlaka vardır.
Bir öğrenci bana şunu sordu: "öğrencilik, asistanlık, hocalık...hangisi daha zordu".
Öğrencilik zordu.
Öğrencilerin iyi öğretmenleri olmalı.
Şefkatli, merhametli, bazen kızan bazen takdir eden, bilgili.
Ama öğretmenlerin de iyi öğrencileri olmalı. Çalışkan, saygılı.
Öğretmen - öğrenci ilişkisi karşılıklı gelişmeye katkı sağlamalı. Değilse kendini tekrar eden bir öğretmenlik hayatı üzücüdür. Bir öğretmenden bir öğrenciye bir heyecan taşmalı. Bütün öğrenciler almasa da bazıları bunu alır. Aynı şekilde öğrencinin  uyarıları bütün öğretmenlerinde yol açmasa da bazılarında bir  tazelenmeye yol açar.
Öğrenci de öğretmen de rol  yapmak yerine içten olmalılar.
Müzikte şöyle bir hüzünlü  aforizma var: "çalamıyorsan, çalmayı öğret". Ben bunu edebiyat dünyası için de şöyle duymuştum: " kötü yazarlar edebiyat öğretmeni olurlar".
Yolu buraya çıkmayacak olan bir öğretmen öğrenci ilişkisini amaçlayabiliriz.



Popüler Yayınlar